Kim bu ‘BEN?’
Kim gerçekten biliyor ki kim olduğunu?
Olduğu ve olmak istediği “BEN” bu kadar farklı iken...
İnsan kim olduğunun zannı üzere yaşar hayatını. Kim olduğundan çok kim olmaya çalıştığı ya da başkalarının zihnindeki yorumlar ile tanımlar, “BEN” dediği kişiyi.
Sen, dediğimiz kişi, “BEN” algısının bir ifadesidir.
‘Dualite’ ikiliktir, ikilik yaratır. İkilik de her zaman çatışma… Yaratılmış her şey ‘Teklik’ bilincine aitken, dualite kıyaslar, ispatlar, rekabet eder.
İkilik olan yerde, huzur yoktur.
Düşünce, değiştirme ve dönüştürme gücü olan bir enerji formudur. Enerji bölündüğünde zayıflar, eyleme dönüşemez.
Ancak, bir tek şeyi düşünür ve düşündüğümüz şeye inanırsak, işte o zaman ikilik ortadan kalkar.
‘Bir’ olur, ‘Bütün’ hissederiz.
Bölünmeyen her düşünce, düşüne ulaşır.
“Ben kimim?” diye soran, “Kalbin Bilir.” diye cevaplayan kurgu roman, gerçekte kim olduğunuzu sorgulamaya teşvik edecek konular ve özenle seçilmiş karakterleri aracılığı ile sizi ‘Kim olduğunuzu’ düşünmeye davet ediyor.
Romanı okurken bitmesi için acele etmeyin. ‘BEN’i, kalbinizi dinleyerek ve konuya uygun hızda okuduğunuzda, ona verdiğiniz zamanı hak edecektir.
Okurken zamansız olun, bırakın ‘Kalbiniz dinlensin!’
Kitapta anlatılan hikâyelerde, tanışma ve tesadüflerde sizi düşündüren anların farkına varın.
‘Ben kimim?’ diye soran, cevap vermek için kalbe danışan, “BEN” adlı romanın içinde;
Özgür hissetmek için kendisinden kaçanlar, geçici yaşamlar inşa edenler,
Tahammül edemediği için kısa sürede kurduğu hayatı yine kısa sürede yıkan, kendi enkazından kaçanlar,
Alışmaktan korkan, alışmayı ilerlemeye engel zannederken alışkanlıklarından vazgeçemeyenler,
Kendisine katlanabilmek için başkasını idare eden, ‘beni sevsin’ diye başkalarını sevenler,
Zarif ruhunun güzelliklerini başkaları ile paylaşan ve paylaştıkça çoğalanlar, kendisiyle yüzleşerek esaretten kurtulanlar,
Ruhunun çirkinliklerini saklamak için insanlardan duvar ören ve kimse görmüyor zannedenler,
Yoktan var ederek, var olandan vazgeçerek kazananlar,
Değişme vakti geldiğinde yaşam boyu sahip çıktığı inançlarını, tabularını sorgulayanlar,
Neyi olmadığından çok neyin yük olduğunu fark edenler,
Ve çok daha fazlası var…
Görmeden, yaşamadan, şahit olmadan, duymadan öğrenemez insan. Kendini ararken bile, bir bilene sorar, kendine benzeyenin yanındayken güvende hisseder. Hâlini anlayan ile dost olur, kendini dinleyene anlatır.
Ancak öyle öğrenir kim olduğunu!
Değiştiren, öğreten hiçbir şey tesadüf değildir!
Mucizelere inanırsan, mucizenin ta kendisi olursun. “Mucize diye bir şey yoktur.” dersen, sen de yoksun… Kimim dersen, ‘O’sun! Ve ona mahkûm değilsin. “Ben” dediğin kişinin sevmediğin yanlarını değiştirebilir, geliştirebilir, kendi kaderini yönetebilir, onu sil baştan yazabilirsin!
Her şey fark etmekle başlar. Fark ettiğinde, bilirsin!
Bilmeye gönüllü, anlamaya hazır olduğunda ihtiyaç duyduğu tüm cevaplar önüne gelir insanın.
“BEN”, kalbinin sesini duymaya niyet eden, kendiyle tanışmaya cesaret edip, “Kalbim Bilir” diyenler için yazıldı.
İhtiyacınız olan cevaplara, ışık tutması dileğiyle…